Son günlerde, çocuklara yönelik şiddet vakalarının artış göstermesi, toplumda derin bir endişe yaratıyor. Bu durumun özellikle küçük yaş gruplarındaki çocuklar için ne denli tehlikeli olduğuna dair pek çok örnek mevcut. Ancak, son olarak gündeme gelen 4 yaşındaki bir çocuğa uygulanan şiddet vakası, hem içerik hem de sonuçlarıyla oldukça dikkat çekici. Çocuk, yaşadığı şiddet nedeniyle hem fiziksel hem de psikolojik olarak derin izler taşıyacak bir travma yaşamış durumda. Bunu gözler önüne seren olayda, küçük çocuğa çekpasla vurulmuş ve tokat atılmış. Bu tür olayların önlenmesi amacıyla toplumda farkındalık yaratmak önem taşıyor.
Çocukluk dönemi, bireyin hayatında en kritik evrelerden biri. Bu dönemde yaşanan olumsuz deneyimler, kişinin ilerleyen yaşlarda ruh sağlığı üzerinde kalıcı etkiler bırakabilir. Özellikle şiddet gibi travmatik olaylar, çocukların duygusal ve sosyal gelişimlerini olumsuz yönde etkileyebilir. Aile içi şiddet, hem fiziksel hem de duygusal travmalara yol açabilir. Bu tür deneyimler yaşayan çocuklar, ileride güven sorunları yaşayabilir, sosyal ilişkiler kurmakta zorlanabilir ve travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) gibi psikolojik rahatsızlıklarla karşılaşabilirler. İşte tam da bu nedenlerle, küçük yaşta şiddete maruz kalan çocukların korunması ve toplumsal bilinçlenme son derece önemlidir.
Toplum olarak, çocuklara yönelik şiddeti önlemek adına üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmek zorundayız. Eğitim kurumlarının, ailelerin ve devletin birlikte hareket etmesi büyük önem taşımakta. Çocuklara karşı şiddetin önlenmesi için, aile içindeki iletişimin güçlendirilmesi, ebeveyn eğitimleri verilmesi ve çocuklara yönelik farkındalık programlarının hayata geçirilmesi gibi çeşitli önlemler alınabilir. Ayrıca, bu konuda medya organları ve sivil toplum kuruluşlarının da aktif rol oynaması, toplumsal bilinçlenmeye katkı sağlayabilir. Şiddeti normalleştiren değil, öncesinde gereken önlemleri alan bir toplum oluşturmak, yalnızca çocuklarımızın değil, tüm bireylerin geleceği için hayati bir gereklilik.
Çocuklara karşı her tür şiddetin cezalandırılmasına yönelik yasaların güçlendirilmesi, bu konuda atılacak önemli adımlardan biri olacaktır. Ayrıca, bu gibi olayların yaşanmaması için toplumda bir dayanışma havası yaratmak, herkesin görevidir. Unutulmamalıdır ki, şiddet içeren davranışlar normalleşmemeli; çocuklarımız sevgiyle büyütülmeli, ihmal ve istismar gibi olumsuz durumlara maruz kalmadan, güvenli bir ortamda yetiştirilmelidir. Aldığımız her önlem, geleceğin sağlıklı bireyleri için kritik bir adım olacaktır.