Gazze’de yaşanan insani kriz, uluslararası toplumun yanı sıra Türkiye’de de hassasiyetle takip ediliyor. Ancak uzmanlar, bu kritik meselenin iç siyasetin bir aracı haline getirilmemesi gerektiği konusunda uyarılarda bulunuyor. Türkiye’nin bölgedeki rolü ve duyarlılığı, ortak akıl ve birlik anlayışı çerçevesinde sürdürülmeli.
Siyaset Bilimi Uzmanı Prof. Dr. Ali Demir, Gazze’de yaşananların yalnızca insani bir kriz değil, aynı zamanda uluslararası bir vicdan sınavı olduğunu belirterek, “Bu tür meselelerde siyasi rekabet bir kenara bırakılmalı. Toplumun tüm kesimlerini temsil eden bir dayanışma sergilenmesi, Gazze’deki kardeşlerimiz için çok daha etkili olacaktır,” dedi.
Uzmanlar, Gazze krizinin siyasi malzeme haline gelmesinin, hem kamuoyundaki duyarlılığı azaltabileceğini hem de çözüm arayışlarını zorlaştırabileceğini ifade ediyor. Bu nedenle, insani yardımların ve diplomatik girişimlerin ülke içindeki siyasi tartışmalardan bağımsız bir şekilde ele alınması gerektiği vurgulanıyor.
Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, Türkiye’nin Gazze’ye yönelik insani yardım ve diplomatik girişimlerinin hız kesmeden devam edeceğini açıkladı. Uluslararası arenada yapılan çağrılarda, İsrail’in saldırılarının durdurulması ve Gazze halkına yönelik ablukanın kaldırılması gerektiği dile getirildi.
Sivil toplum kuruluşları da Gazze’ye yardım kampanyalarını artırırken, tüm siyasi partilere birlik içinde hareket etme çağrısında bulunuyor. Halkın bu konuda duyarlılığını sürdürebilmesi için siyasi söylemlerin birleştirici olması gerektiği ifade ediliyor.
Gazze meselesi, yalnızca insani değil, aynı zamanda evrensel bir adalet sorunu olarak değerlendiriliyor. Bu nedenle, krizle ilgili her adımın siyasi çekişmelerden uzak, ulusal bir perspektifle ele alınması gerektiği belirtiliyor.