Otizm spektrum bozukluğu, bireylerin sosyal etkileşimlerini, iletişim becerilerini ve davranışsal kalıplarını etkileyen bir gelişimsel durumdur. Bu durumun erkeklerde kızlara oranla daha yaygın olduğu uzun zamandır bilinen bir gerçektir. Ancak, son zamanlarda yapılan araştırmalar, bu farkın nedenlerine ışık tutarak endişe verici bulgular sunmaktadır. Peki, otizm neden erkeklerde daha sık görülüyor? Yeni nesil araştırmalar bu konuyu irdeleyerek, toplumsal cinsiyet ayrımını ve genetik faktörlerin rolünü mercek altına alıyor.
Otizm tanısı, her 66 çocuktan birinde görüldüğü tahmin edilmektedir ve erkekler arasında bu oran kızlara göre daha yüksektir. Çeşitli çalışmalarda, erkeklerin otizm spektrum bozukluğu ile daha sık tanımlandığı gözlemlenmiştir. Yapılan araştırmalar, erkeklerin otistik belirtileri gösterme olasılığının, kızlarınkine göre 4 kat daha fazla olduğunu ortaya koyuyor. Ancak bu oran yalnızca sayısal bir farklılıktan ibaret değil; aynı zamanda toplumda erkek çocukları ve kız çocukları üzerindeki biçimlenmiş beklentilerin de bir sonucudur.
Son araştırmalar, genetik faktörlerin otizmin gelişimindeki etkisini vurgulamaktadır. Bazı genetik varyasyonların erkeklerde otizme daha yatkın hale getirebileceği düşünülüyor. Bu durum, hormonlarla da ilişkili olabilir; örneğin, erkeklerde bulunan testosteron seviyelerinin yüksek olması, beynin belirli kısımlarının gelişiminde rol oynayabilir. Ayrıca, bazı bilim insanları, kız çocuklarının otizm spektrum bozukluğu belirtilerini daha iyi gizleyebileceğini, bu nedenle daha az tanı alabileceklerini iddia ediyor. Öte yandan, çevresel faktörler de önemli bir rol oynamaktadır; prenatal dönemde yaşanan stres, enfeksiyonlar ve toksinlere maruz kalma gibi etkenler, otizmin gelişiminde belirleyici olmuştur.
Özetle, otizmin erkeklerde daha yaygın görülmesi oldukça karmaşık bir konudur. Genetik ve çevresel etkilerin yanı sıra toplumsal cinsiyet normları ve beklentileri de bu durumu etkileyebilir. Otizm ile ilgili farkındalık yaratmak, bu konunun daha derinlemesine anlaşılmasını ve erkek-kız farklarının daha iyi açıklanmasını sağlayacaktır. Özellikle gelecek nesillerin sağlıklı gelişimi için bu konuda atılacak adımlar büyük önem taşımaktadır.