Donald Trump, 20 Ocak 2017’de Amerika Birleşik Devletleri’nin 45. Başkanı olarak göreve başladı. Görev süresinin ilk 100 günü oldukça tartışmalı geçti. İktidara geldiği dönemde meydana gelen olaylar, ekonomi, dış politika ve iç güvenlik alanındaki değişimler, Trump’ın yönetim anlayışını gözler önüne serdi. İşte Trump’ın ilk 100 günündeki önemli icraatları.
Trump’ın ilk icraatlarından biri, vergi reformuna yönelik büyük bir girişim başlatmasıydı. Hedefi, işletmelere ve bireylere yönelik vergileri düşürerek ekonomik büyümeyi teşvik etmekti. Bu kapsamda, “Amerikan İşçi ve İşletme Vergi Kesintisi” adlı taslak, 26 Eylül 2017’de açıklandı. Trump, bu reformun iş yaratacağını ve yatırımları teşvik edeceğini savundu.
Ayrıca, Trump yönetimi, Amerika’daki işsizlik oranını azaltmak ve istihdamı artırmak için çeşitli stratejiler geliştirdi. Çeşitli sektörlerde uygulanan regülasyonların kaldırılması, iş verenlerin istihdam süreçlerini kolaylaştırmayı amaçladı. İşe alım sürecinin hızlandırılması ve işgücüne daha fazla erişim sağlanması için adımlar atıldı. Bu politikalar, Trump’ın “Amerika Önce” sloganıyla özdeşleşti ve birçok işvereni cesaretlendirdi.
Trump’ın dış politika anlayışı, dünya genelinde geniş yankılar uyandırdı. Göreve gelmeden önceki söylemleri ve seçim kampanyası sırasında attığı adımlar, uluslararası ilişkilerdeki dengeleri sarstı. Trump, birçok ülke ile olan ilişkileri sorgularken, NATO ve Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kuruluşların işleyişine de eleştiriler yöneltti.
Göreve başladıktan kısa bir süre sonra, Trump’ın en dikkat çekici adımlarından biri, Paris İklim Anlaşması’ndan çekilme kararı oldu. Bu karar, çevre politikaları açısından büyük bir geri adım olarak değerlendirildi. Ancak Trump, bu anlaşmanın Amerika’ya ekonomik açıdan zarar verdiğini savunarak, ülkesinin menfaatlerini ön planda tuttuğunu ifade etti.
Trump’ın bir diğer önemli dış politika kararı ise, Suriye’ye yönelik hava saldırısı oldu. 7 Nisan 2017’de yapılan bu saldırı, Esad rejiminin kimyasal silah kullandığı iddialarının ardından gerçekleşti. Bu olay, Trump’ın uluslararası arenada “sert adam” imajını pekiştirdi ve Suriye’deki iç savaşta Amerika’nın rolünü yeniden sorgulattı.
İlk 100 gün içerisinde Trump, Kuzey Kore ile olan ilişkileri de gündeme taşıdı. Kim Jong-un ile başlattığı sözde “savaş” söylemleri, dünya kamuoyunu endişelendirse de aynı zamanda Trump’ın liderliği üzerine uluslararası bir tartışma yarattı. Trump’ın, Kim Jong-un ile yüz yüze gelecek ilk ABD Başkanı olacağına dair yapılan söylemler, medya tarafından geniş bir şekilde yer aldı.
Sonuç olarak, Trump’ın ilk 100 günü, Amerika Birleşik Devletleri’nde hem iç dinamiklerde hem de uluslararası alanda önemli değişimlerin habercisi oldu. Ekonomi, dış politika ve iç güvenlik konularındaki reformlar, Trump’ın kendi tarzında bir liderlik sergilemesiyle birleşince, eleştiriler ve destekler arasında dengeler sürekli değişti. Trump’ın yönetim biçimindeki bu radikal değişimler, ilerleyen süreçte Amerika’nın politikalarını ve küresel ilişkilerini derinden etkileyeceğe benziyor.
Özellikle Trump döneminde uygulanan politikaların yansımaları, Amerika’daki sosyal dinamikler üzerinde de etkisini gösterdi. Halkın ve medya organlarının tepkileri, yönetimin uygulamalarında büyük rol oynamaya başladı. Trump, kendi üslubunu ve yaklaşımını benimsese de, karşıt görüşlerin varlığı, ülke içinde ve dışında tartışma yaratmaya devam etti.
Yine de, Trump’ın ilk 100 günü, sıradan bir başlangıç olarak değil, tartışmalı bir dönem olarak kayıtlara geçti. Bu dönemde gerçekleştirilen icraatların, Trump’ın yönetimi süresince nasıl evrileceği merak konusu olmaya devam ediyor. Geçmişteki uygulamalar ve politikalar göz önüne alındığında, Amerikan halkının ve dünya genelindeki aktörlerin, Trump’ın gelecekteki adımlarını dikkatle izleyecekleri kesin. Bu süreç, hem Trump hem de Amerika’nın geleceği için belirleyici bir dönüm noktası oluşturmaktadır.